Pub Hikayeleri #1 – Ye Olde Cheshire Cheese
145 Fleet Street, London, EC4A 2BU
Pub hikayeleri serimizin bu bölümünde, Londra şehir merkezinde bulunan en eski publardan biri olan “Ye Olde Cheshire Cheese” var. Fleet Street üzerinde bulunan pub, St. Paul kilisesine 5 dakika yürüme mesafesinde. İsmindeki “farklı” İngilizce’den de anlaşılacağı üzere, Shakespeare dönemine kadar uzanan bir geçmişi var. İlk olarak 16. yüzyılda kurulmuş pub, büyük Londra yangınında yok olmuş. 1667 yılında tekrar inşa edilmiş ve günümüze kadar kendini korumayı başarmış. Peki nedir bu tarihi pub’ın isminin anlamı ve hikayesi?
İlk olarak pub’ın ismi ile başlayalım. İsminde bulunan “Ye” güncel İngilizce’de pek kullanılmasa da, 16. yüzyılda çok kullanılan bir kelime. Özellikle Shakespeare romanlarında karşımıza çıkan bu kelimedeki “Y” harfinin aslında o zamanının alfabesindeki karşılığı “Thorn” olarak geçiyor ve “Th” olarak okunuyor. Dolayısıyla, bu kelimenin günümüzdeki karşılığı “The”. Yani aslında bu pub’ın adını “The Old Cheshire Cheese” olarak okumak pek de yanlış sayılmaz. Peki ya nedir bu Cheshire Cheese dersek de çok derin düşünmeye gerek yok. Cheshire Cheese, Britanya’da kayıtlı olarak üretilmiş ilk peynir. Evet, peynir adına yapılmış bir pub. Bunlar da ne garip isimler nereden geliyor bu pubların isimleri derseniz de bu yazımıza göz atabilirsiniz.
Şimdi gelelim bu pub’ın tarihine. Pub’ın en büyük özelliği Londra’daki büyük yangından (1666) sonra yapılmış ve günümüze kadar ulaşmış ilk pub. 350 yıldan fazla bir geçmişe sahip olduğu için de politikadan edebiyata bir çok ünlü ismi ağırlamış. Benjamin Franklin, Conan Doyle gibi isimler pub’a uğramış ve biralarını yudumlamışlar. Ancak pub’ın asıl müdavimleri Charles Dickens, Mark Twain ve Samuel Johnson. Hatta Mark Twain’in pub’ı bir süre işletmek istediği ve bunun için resmi girişimlerde bulunduğu bile rivayet ediliyor. Pub’ı işletme girişimleri olumlu sonuçlanmasa da, en önemli eserlerinden olan Tom Sawyer’ı burada bira içerek yazmış. Aynı şekilde Dickens’ın da pub’a olan ilgisi ise romanlarına yansımış. “A Tale of Two Cities” romanında geçen ana mekanlardan biri olarak bu pub kullanılmış. Agatha Christie de romanlarında bu pub’ı birkaç cinayetin çözüldüğü önemli bir mekan olarak konumlamış.
Pub’da 19. yüzyılda tarihi ve edebi figürler öne çıkarken, 20. yüzyılda pub’ın en önemli yüzü Polly adında bir gri Afrika papağanı olmuş. Polly’yi bu kadar meşhur yapan ise gelen müşterilerden sevmediklerine ya da ona kötü davrananlara kaba davranması hatta sahibinden öğrendiği küfürleri etmesi. “Rats” (sıçan), “Scotch” (İskoç), “yemeğini hızlı bitir” ve daha niceleri Polly’nin hafızasında kayıtlıymış. O dönemde Polly’nin ünü gün geçtikçe yayılırken dünyanın her tarafından onu görmek ve bu tarihi mekanda bir içki içmek için gelenlerin sayısı da her geçen yıl artmış. Pub’ın bulunduğu Fleet Street yayın evleri ve gazetelerin merkezi olması, aynı zamanda çevrede büyük bankaların olması sebebiyle, pub adeta bir buluşma noktası olarak kullanılırmış. Halen çoğumuzun aşina olduğu, büyük başarıları kutlamak için patlatılan şampanyaların ise Polly’nin ölümüne sebep olacağını kimse tahmin edemezdi. Çoğunuzun aklına patlayan mantarın Polly’ye çarpması gelse de aslında ölüm sebebi bu değil. Özellikle 1. Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin aldığı başarı, pub’da her gün şampanyalar patlamasına sebep olur. Polly’de çoğu papağan gibi genlerinde olan sesleri öğrenip taklit etme yeteneğini kullanır ve patlayan şampanya sesini öğrenir ve tekrar eder. Ancak hem bu sesi çıkarmak hem de yıllarca sigara ve puro içilen bir pub’da yaşamak, Polly’nin ses tellerine iyi gelmez ve boğazında kanser çıkmasına sebep olur. Polly bu hastalıkla 2-3 sene kadar mücadele etse de, düşen bağışıklığı sebebiyle zatürre olur ve 1926 yılında hayata gözlerini yumar. Bu ölüm, çevredeki İngiliz gazetelerinin de öncülük etmesiyle dünya çapında duyulur ve 200’e yakın gazete ana başlık olarak kullanır.
Tarihi çok köklü olan bu pub, günümüzde ise bir müze sayılabilir. Pub’ın 350 yıllık binası başlı başına bir tarihi eser olsa da asıl hazine içinde barındırıp sergilediği eşyalar olsa gerek. Samuel Johnson imzalı ilk İngilizce sözlük, papağan Polly’nin eşyaları, 13. yüzyıldaki bir manastırdan kalma mahzen bunlardan sadece birkaçı. Sizin de yolunuz Londra’ya düşerse bu tarihi pub’ı ziyaret edebilir ve tarihi figürlerin uğrayıp bira içtiği sandalyelerde biranızı içerken bir zaman yolculuğu yapabilirsiniz.
Bir sonraki pub hikayemizde görüşmek üzere.
The post Pub Hikayeleri #1 – Ye Olde Cheshire Cheese first appeared on 2 Bira 1 Maç.